Su İçmeden Yaşayan #BiriOlmak
Hayati öneme sahip olmasına rağmen pek çoğumuz, susamadıkça su içmiyoruz. Hele de kış aylarında su içmeyi neredeyse tamamen unutuyor, sağlığımıza kendi ellerimizle zarar verdiğimizin farkına bile varmıyoruz! Bu #BiriOlmak bölümümüzde su içmeden yaşamaya çalışan biri olacağız. Bakalım böyle bir şey mümkün mü? . . .
“Bir bardak suyu bile zor içiyorum!”
Güne su içmeden başlıyorsunuz. Devam eden günün 3/2-ni su içmeden geciriyorsunuz. İlerleyen zamanlarda vücut, terlemeyle, idrarla ve hatta nefes alırken bile su kaybeder. Vücudunuzda hafif seviyelerde susuzluk oluşmaya başlar ve bu da duygu durum ve bilişsel işlevlerde bozulmalara neden oluyor.
Susuzluk sonucu konsantrasyon azalırken, kısa süreli hafıza gibi bilişsel işlevin performansı önemli ölçüde düşüyor. El-göz motor koordinasyonu bozulabildiğinden, hassas veya detaylı işlerin yapılması zorlaşıyor, güvenlik zafiyeti oluşabiliyor.
Su tüketimini bıraktığınızda, hava yolları su kaybını en aza indirgemek için vücut tarafından kısıtlanıyor, böylece vücudunuzdaki mikropların kısa sürede dışarı atılmadığı için potansiyel olarak astım ve alerjiler daha da kötüleşebiliyor. Mikropların vücuttan atılması icin yeterli su tüketimi önemli. Özellikle yüksek ateş ve ishal gibi durumlarda su tüketimi hayati öneme sahip.
”Bir bardak su içmeden günü tamamladığım oluyor!”
Günü az hasarla su içmeden atlattınız. İlerleyen zamanlarda baş ağrılarınız ortaya çıkmaya başlayacak. Kanın yüzde 90’ı sudan oluşuyor. Kan hacmi ve kan basıncı su tüketiminden doğrudan etkilendiğinden, yeterli su tüketimi olmaması durumunda kan basıncı dengesi ayarlanamıyor, tansiyonda yükselişe neden oluyor.
Vücudunuzun su rezervi azaldığı için artık normalden az terliyorsunuz. Terleme, vücut için önemli bir soğutma mekanizması. Cildin soğumasına yardımcı oluyor. Öte yandan ter attıkça tuz ve bazı mineralleri de kaybediyoruz. Ter kayıpları sıvı alımıyla telafi edilmezse, vücut ısısının düzenlenmesi sağlanamıyor, Bu sebeple kaslara giden kan basıncı azalıp, kas krampları ve kas kasılmaları yaşıyorsunuz.
Su içmeyi bıraktığınız için bağışıklık sisteminiz bozuluyor. Bu durumda bağırsakların da düzgün çalışmıyor. Az su tüketimi olursa, sindirim sorunları ve kabızlık bir sorun haline gelebilir. Su tüketiminin yetersiz olması mide ekşimesine neden olabilir. Susuzluk, ülserin gelişimini teşvik edebilecek aşırı derecede asidik bir mide yaratabilir.
Susuzluk iç organlarınıza zara verdikten sonra cildinizde kendisini gösteriyor. Cildimizin yaklaşık yüzde 30’u sudan oluşuyor. Su, cilt nemini korumak ve cilt hücrelerine gerekli besin maddelerini vermek için önemli. Az su tüketildiğiniz için; cilt bozuklukları ve kırışıklıklarla daha erken karşılaşılıyorsunuz.
Cildinizdeki kırışıklıklar ve ince çizgiler gibi yaşlanmanın belirtilerini gördükçe moraliniz bozuluyor. Bunun yanı sıra susuz kalan vücutta oluşan stres nedeni ile de depresyon görülebilmektedir. İç organların tümü suya ihtiyaç duymaktadır. Yetersiz su durumunda, hayati açıdan en önemsiz organlar susuz bırakılmaya başlanır. Deride kuruluğun en önemli nedeni susuzluktur. Bu durum depresyonu desteklemekte, hatta kronik susuzluğun direkt nedeni olabilmektedir.
Su içmediğiniz için çok kısa zamanda enerji kaybı yaşarsınız. Enerji kaybı ile birlikte hatırlamada güçlük çekme, reflekslerde zayıflama da görülebilmektedir. İlerleyen susuzluk ile birlikte yan etkiler görülmeye devam edilir. %10’luk bir kayıp bazen hayatın sonlanmasına dahi neden olabilmektedir.
Nefes kadar ihtiyacımız olan bir başka yaşam kaynağı da “su”dur. Su içmeden yaşayamayacağımızı, hatta yaşlanma sürecinin vücuttaki su oranın azalması ile başladığını bilmekteyiz. Sağlıklı bir ömür için suyun önemini kabul ediyoruz.
Bu Su İçmeden Yaşayan #BiriOlmak bölümümüzde insanın susuz yaşamayacağını daha iyi anladık.