Yaz tatillerinin gerçekten çok uzun geldiği zamanları hatırlıyor musunuz? Ama yaşınız ilerledikçe, siz farkına varmadan aylar ve yıllar geçene kadar günler daha hızlı kayboldu. Muhtemelen daha önce şöyle bir cümle kurmuş veya duymuş olmalısınız: “Son zamanlarda günler çok çabuk geçmeye başladı, eskiden böyle değildi” veya “Bu hafta nasıl geçti, hiç anlayamadım.” Peki biz yaşlandıkça zaman neden daha hızlı geçiyor?
İçerik:
Bu olguyu anlamak için çeşitli açıklamalar öne sürülmüştür. Bunlardan en basit olanı, yeni deneyimleri kodlamanın bildiğimiz deneyimlerden daha uzun sürdüğü ve gençken tüm deneyimlerin yeni olduğu için zamanın daha yavaş akıyor gibi göründüğüdür.
Bunun nedeni, zaman algımızın şimdiye kadar yaşadığımız zamana göre göreceli olması da olabilir. Örneğin beş yaşında bir çocuksanız, hayatınızın son iki yılı, yaşadığınız ve hatırlayabildiğiniz tüm hayatın %40’ını temsil eder. Ancak 50 yaşında bir yetişkin olduğunuzda, son iki yıl tüm hatırlanabilir hayatınızın yalnızca %4’ünü temsil eder. Dolayısıyla, bir çocuk için iki yıl sonsuza kadar sürmüş gibi görünebilir, ancak bir yetişkin için bu iki yıl hiç de uzun görünmeyebilir.
“Zaman nasıl geçti, hiç anlayamadım.”
Gerçekten de, küçük bir çocuktan sessizce oturmasını, gözlerini kapatmasını ve bir dakikanın ne zaman geçtiğini söylemesini isterseniz, çoğu çocuk bir dakikanın 40 saniye veya daha kısa sürede geçtiğini söyleyecektir. Aynı deneyi yetişkinlerle ve yaşlılarla yaptığınızda, muhtemelen bir dakikanın 60 ila 70 saniye içinde geçtiğini söyleyeceklerdir. Dolayısıyla, çocukların beyinleri yetişkinlerin beyinlerinden daha hızlı kodlar ve böylece belirli bir nesnel zaman biriminde daha fazla bilinçli deneyim yaşamalarına olanak tanır. Bu da zamanın öznel geçişinin çocuklar için yetişkinlere kıyasla daha yavaş olmasına yol açar.
Profesör Adrian Bejan tarafından öne sürülen bir başka teori de, yaşlandıkça sinir ağının karmaşıklığı arttıkça beynimizin işlem hızının azalmasıdır. Gençken, beyninizdeki elektrokimyasal sinyallerin daha kısa mesafeler kat etmesi gerekir, bu da hafızanızda daha fazla zihinsel imgeyi işlemeniz anlamına gelir. Ancak yaşlandığınızda, sinyaller daha uzun mesafeler kat etmek zorunda kalır ve bu nedenle daha az sayıda zihinsel görüntü işlenir.
Zaman algımızı değiştiren sadece yaş değildir. Her birimiz sıkıldığımızda saniyelerin akıp gittiğini hissetmişizdir ama hayati tehlikeyle karşı karşıya kaldığımızda her şey ağır çekimde ilerliyormuş gibi görünür. Ve eğer eğleniyorsak, zaman biz farkına bile varmadan akıp gider.
Peki, sizin zaman algısı deneyimleriniz neler? Aşağıdaki yorumlarda bana bildirin.